Güveni Kötüye Kullanma
Güveni Kötüye Kullanma Suçu
Dolandırıcılık suçunda fail mağduru hileli hareketlerle aldatıp onun veya bir başkasının zararına olarak kendisine veya bir başkasına yarar sağlamaktadır. Güveni kötüye kullanma suçunda mağdur kendi rızasıyla malı muhafaza etme ve belirli bir şekilde kullanma amacıyla zilyetliği faile devrettiğinden hile ve aldatma unsurları bulunmaz. Görüldüğü üzere hırsızlık suçu ve dolandırıcılık suçunda failin kastı zilyetliğin devrinden önce olmasına karşın güveni kötüye kullanma suçunda kasıt zilyetliğin devri sonrasındadır. Yağma suçunda ise rıza söz konusu değildir ve suç konusu malı cebir ve tehdit ile elde etmektedir.
Güveni kötüye kullanma suçunun zimmet suçu ile arasındaki en önemli fark, zimmet suçunun yalnızca kamu görevlisinin işleyebildiği özgü bir suç olmasıdır. Ancak kamu görevlisinin somut olayda görevi nedeniyle değil de ona duyulan kişisel bir güven söz konusu ise güveni kötüye kullanma suçu oluşacaktır. Zimmet suçu hakkında ilgi almak için Zimmet Suçu adlı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Hizmet Nedeniyle Güveni Kötüye Kullanma
Güveni kötüye kullanma suçunun basit şekli 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m. 155/1’de düzenlenirken, suçun nitelikli hali md. 155/2’de düzenlenmektedir. Suçun nitelikli halinin oluşması için meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin yada herhangi bir nedenle başkasının malını idare etme yetkisi dolayısıyla verilmiş ve tevdi edilmiş mal üzerinde işlenmesi gerekmektedir. Bu suçun bir hizmet ilişkisi çerçevesinde işlenmesinin bir sonucu olarak sürekli bir ilişki söz konusu olmalı ve bu ilişkinin karşılığı olarak elde edilen ücret vb. bir çıkar mevcut olmalıdır.
Güveni Kötüye Kullanma Suçunun Şartları
Güveni kötüye kullanma suçunun işlenebilmesi için öncelikle suç konusu malın güven ilişkisi çerçevesinde teslim yada tevdi edilmesi gerekir. Suç konusu taşınır veya taşınmaz mal başkasına ait olmalı ve muhafaza etme ya da belirli bir şekilde kullanılmak üzere faile devredilmiş olmalıdır. Zilyetliğin devri ile mal üzerindeki tüm hakimiyetin faile geçirilmiş olması gerekmektedir. Güveni kötüye kullanma suçu yalnızca kendisine zilyetliği devredilen kişi tarafından işlenebilir. Fail, mal sahibinin güvenini ve mülkiyetini ihlal eden kişidir.
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için diğer bir şart malın sahibinin elinden hukuken geçerli olan rızası dahilinde çıkmasıdır. Söz konusu suçun oluşması için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen kişi yani fail arasında bir sözleşme ilişkisi mevcut olmalıdır. Bu ilişkiye dayanan bir güvenin korunması amaçlanmaktadır. Bu hukuki ilişki örneğin kira, ariyet, vedia, vekalet, kefalet sözleşmesi ile tesis edilmiş olabilir. Zilyetliğin devri, faile bazı tasarruflarda bulunma hak ve yetkisi vermelidir. Devri sağlayan ilişki hukuka ve ahlaka aykırılık nedeniyle geçersiz olsa bile suç gerçekleşmiş sayılacaktır.
Fail mal üzerinde kendisinin veya bir başkasının yararına olarak, devir amacı dışında tasarrufta bulunmalı veya bu devir olgusunu inkar etmelidir. Görüldüğü üzere bu suç için öngörülmüş iki seçimlik hareket mevcuttur:
- Amacı dışında tasarrufta bulunma deyimiyle malın zilyetliğinin devir sebebinin dışında kullanarak ancak malikin yapabileceği tasarruflarda bulunmaktır. Örneğin saklanması ya da muhafaza edilmesi için verilen bir malı kullanmak ya da başkasına kiralamak amaç dışı kullanıma örnektir.
- Diğer bir seçimlik hareket olan devir olgusunu inkar etmek ise failin kendisine mağdur tarafından herhangi mal teslim edilmediğini, buna ilişkin bir sözleşme yapılmadığını iddia etmesi durumudur.
Güveni kötüye kullanma suçunun kovuşturulması ve soruşturulması şikayete bağlı suçlar kapsamında olduğundan failin cezalandırılması için şikayet aranır. Ancak suçun 2. fıkrada düzenlenen nitelikli hali şikayete tabi olmayıp re’sen kovuşturulur. Son olarak bu suç uzlaştırma kapsamındaki suçlar arasında olduğundan suçun ortaya çıktığı anda öncelikle uzlaşma prosedürünün uygulanması gerekir.
TCK Güveni Kötüye Kullanma
Güveni kötüye kullanma suçu Türk Ceza Kanunu’nun 155. maddesinde düzenlenmiştir. Madde metnini görüntülemek için TCK 155 adlı makalemizi inceleyebilirsiniz.
Güveni Kötüye Kullanma Yargıtay Kararları
…hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 155/1. maddesinde tanımı yapılan güveni kötüye kullanma suçunun da uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun yeniden değerlendirilip hakkında bahsedilen ilamın esas alınarak TCK’nın 58. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının belirlenmesi zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş…
Yargıtay 6. Ceza Dairesi 2020/8760 E. , 2021/7659 K.
…Katılan ve sanığın soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki anlatım ve savunmaları karşısında, sanık ile katılan arasında işçi işveren ilişkisi ve buna bağlı ücret alacağı anlaşmazlığının olup olmadığının, hukuk mahkemelerine intikal ettiği anlaşılan dosyada getirtilip incelenip tespit edilmesi neticesi, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK’nun 144/1-b maddesi kapsamında bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmiş hırsızlık suçunu mu, 5237 Sayılı TCK’nun 155. maddesinde düzenlenmiş güveni kötüye kullanma suçunu mu oluşturacağı tartışılmadan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde beraat kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş…
Yargıtay 2. Ceza Dairesi 2020/23238 E. , 2021/7803 K.
…Sanıkların, katılan şirkette servis personeli olarak görev yaptıkları, çalıştıkları süre içerisinde müşterilerden ‘garanti harici servis bedeli’ adı altında aldıkları bir kısım parayı, katılan kurum muhasebesine iade etmeyip, kendi uhdelerine geçirmeleri sebebiyle üzerlerine atılı suçu işledikleri iddia olunan somut olayda; katılan şirketle sanıklar arasında hizmet ilişkisi bulunması nedeniyle sanıkların eyleminin hükümden sonra 24/10/2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırmaya tabi TCK’nın 155/2 maddesinde belirtilen hizmet nedeniyle bozmayı suçu kapsamında olduğu anlaşılmakla, uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş…
Yargıtay 15. Ceza Dairesi 2020/7002 E. , 2021/4183 K.
Sonuç
Güveni kötüye kullanma suçu korumak ya da belli bir şekilde kullanmak için başkasına ait bir malın zilyetliğini almış olan kişinin kendine veya başkasına yarar sağlamak suretiyle mal üzerinde amaç dışı tasarrufta bulunma veya zilyetliğin devri olgusunu inkar etme şeklinde gerçekleşir. Güveni kötüye kullanma suçunun konusu olan malın zilyetliği güven ilişkisi çerçevesinde faile devredilmiştir. Dolayısıyla mal malik olan mağdurun elinden rızası dahilinde çıkmalıdır, rıza dışında çıkması durumunda hırsızlık suçu meydana gelecektir. Ayrıca suç konusu malın kamu görevlisine görevi nedeniyle verildiği durumlarda güveni kötüye kullanma suçu değil zimmet suçu gündeme gelir.
Türk Ceza Kanununun 155. maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunun basit hali şikayete tabi suçlardan olup 2. fıkrada düzenlenen nitelikli hali ise re’sen kovuşturulur. Güveni kötüye kullanma suçunun nitelikli halinin oluşması için meslek ve sanat, ticaret veya hizmet ilişkisinin yada herhangi bir nedenle başkasının malını idare etme yetkisi dolayısıyla verilmiş ve tevdi edilmiş bir eşya söz konusu olmalıdır.