TCK 125 Hakaret
TCK 125/1, TCK 125/2, TCK 125/3, TCK 125/4, TCK 125/5 Hakaret Suçu Kanun Düzenlemesi
Türk Ceza Kanunu (5237 Sayılı) TCK 125 Hakaret suçuna ilişkin kanun düzenlemesini görüntülüyorsunuz. Bu madde TCK’nın KİŞİLERE KARŞI SUÇLAR başlıklı SEKİZİNCİ BÖLÜM’ünde yer almaktadır. Bu madde toplamda 3 FIKRADAN oluşmaktadır. (TCK 125/1, 125/2, TCK 125/3, TCK 125/4, TCK 125/5)
Madde metni kanunun kabul edildiği 26.09.2004 tarihinden itibaren 2 kez değişikliğe uğramıştır. Maddenin 4. ve 5. fıkraları 5377 sayılı kanunun 15. maddesi ile 29/06/2005 tarihinde değiştirilmiştir. Bu yasal düzenlemeye ilişkin güncel Yargıtay ve İstinaf kararlarına web sitemiz üzerinden Makalelerimiz başlığından ulaşabilirsiniz.
5237 Sayılı Türk Ceza Kanununa İlişkin Bilgiler;
Kanun Numarası: 5237
Kabul Tarihi: 26.9.2004
Yayımlandığı Resmi Gazete: Tarih: 12.10.2004 Sayı: 25611
Yayımlandığı Düstur: Tertip: 5 Cilt: 43
TCK 125 Yargıtay Kararı
Basit yaralama ve hakaret suçundan sanık …’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86/2, 125/1, 52 ve 52/4. maddeleri gereğince 2.400,00 ve 1.800,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair İstanbul 37. Asliye Ceza Mahkemesinin 25/04/2019 tarihli ve 2018/768 esas, 2019/292 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; Dosya kapsamına göre,
1-Haksız tahrikin kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi halinde ceza sorumluluğunu azaltan bir ceza indirimi nedeni olduğu, somut olayda sanığın üzerine atılı hakaret ve basit yaralama suçlarını araba içerisinde seyahat ederken karşılıklı tartışma sonucunda işlediğinin sabit olduğu, bu nedenle 5237 sayılı Kanun’un 29. maddesindeki haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının mümkün olup olmadığının gerekçeli kararda tartışılmamasında,2- 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 62. maddesinin 2. fıkrasında yer alan “Takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki davranışları, cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri gibi hususlar göz önünde bulundurulabilir. Takdiri indirim nedenleri kararda gösterilir.” şeklindeki düzenleme gereğince, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel ceza belirlendikten sonra, belirlenen ceza üzerinden sırasıyla teşebbüs, iştirak, zincirleme suç, haksız tahrik, yaş küçüklüğü, akıl hastalığı ve cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ilişkin hükümler ile takdiri indirim nedenleri uygulanarak sonuç cezanın belirlenmesi gerektiği cihetle, 5237 sayılı Kanun’un 62/2. maddesindeki takdiri indirim hükmünün uygulanmasının mümkün olup olmadığının gerekçeli kararda tartışılmamasında,
3- 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinin 5. fıkrasında yer alan “Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.” şeklindeki düzenleme ile aynı Kanun’un 6. fıkrasında “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” şeklinde düzenlenme karşısında, sanık hakkında 5271 sayılı Kanun’un 231. maddesi gereğince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının mümkün olup olmadığının gerekçeli kararda tartışılmamasında isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni bir hukuka aykırılık durumunun incelenmesi gerekmektedir.
5237 sayılı TCK’nın “hakaret” başlıklı TCK 125. maddesinde; “Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.” hükmü yer almaktadır.
Ceza Genel Kurulu’nun 14/10/2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir.
İncelenen somut olayda; olay günü sanık …’nın katılana söylediği kabul edilen “senin ailen senin bu çirkef halini biliyor mu” biçimindeki sözlerinin katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olması karşısında; hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşup, oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
1) Kanun yararına bozma isteği hakkında bu aşamada bir KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
2) Hükümde saptanan yeni hukuka aykırılık nedeni açısından, kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdiri için, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, bu hususun değerlendirilmesinden sonra, diğer kanun yararına bozma isteminin incelenmesine, 13/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi Esas: 2020/ 20771 Karar: 2020 / 11546 Karar Tarihi: 13.10.2020
Son güncelleme: 29.08.2023