Gaiplik Nedir?
Koşulların sağlanması halinde, yargılama neticesinde ilgili hakkında gaiplik karar verilir. Bu sürece ilişkin usul ve esaslar, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 32, 33, 34 ve 35.maddelerinde hüküm altına alınmıştır. Gaipliğe ilişkin hukuksal süreçlerde hak ve zaman yönünden kayıp yaşamamak için hatalı veya ihmali işlemlerden kaçınmak, süreci etkin bir biçimde takip etmek gerekir. Bu noktada deneyimli ve yetkin bir avukata vekaletname vermek suretiyle hukuk desteği almak en doğru yaklaşım olacaktır. TMK m.32:
“Ölüm tehlikesi içinde kaybolan veya kendisinden uzun zamandan beri haber alınamayan bir kimsenin ölümü hakkında kuvvetli olasılık varsa, hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişi hakkında gaiplik kararı verebilir. Yetkili mahkeme, kişinin Türkiye’deki son yerleşim yeri; eğer Türkiye’de hiç yerleşmemişse nüfus sicilinde kayıtlı olduğu yer; böyle bir kayıt da yoksa anasının veya babasının kayıtlı bulunduğu yer mahkemesidir.”
Gaip “nerede olduğu bilinmeyen” anlamına gelmekle birlikte, hukuk öğretisinde teknik bir kavram olarak kullanılır. Buna göre, görev – yetki sahibi mahkemece gaipliğe ilişkin bir hüküm verilmesiyle beraber, hakkında gaipliğe hükmolunan kişi gaip sıfatını haiz olur. Kişi hakkında gaiplik kararı verilmesi sonucunda pek çok hukuki sonuç doğar. İşbu sonuçlardan en mühim olanı; karar ile birlikte kişinin hukuki kişiliği sona erer. Gaiplik kararı, sadece gerçek kişiler hakkında verilebilir. Gerçek kişi hakkında gaiplik kararı verilebilmesi için;
Gaiplik Kararı
Gaiplik kararı için, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen usul ve esasa dair şartların sağlanmış olması gerekir. İşbu şartlar; kişinin ölüm tehlikesi dahilinde kaybolması veya kendisinden uzun bir süredir haber alınamaması ve kişinin öldüğü yönünde kuvvetli bir olasılık bulunmasıdır. Söz misali; ekstrem sporlarla ilgilenen A, rafting (Süratle akan ve yüksek debiye sahip akarsularda sal ile ilerlemek) yapmak amacıyla evinden ayrılmış ve bir daha kendisinden haber alınamamış olsun.
İfade edilen örnekte kişinin ölmüş olma olasılığı, hakkında ölüm karinesi kararı verilebilmesini sağlayabilecek seviyede kuvvetle muhtemel olmasa da kişinin ölüm tehlikesi dahilinde kaybolduğu varsayımında bulunabilir. Fakat, hakkında gaipliğe karar verilmesi isteminde bulunulan kişiden uzun bir süre haber alınamaması durumunda, ilgilinin ölüm tehlikesi içinde kaybolmuş olması şartı aranmaz. Bu tür bir durumda, ilgiliden herhangi bir haber (doğrudan veya dolaylı) alınamamış olması yeterlidir. 4721 sayılı Kanun m.33, 34, 35:
Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir. Mahkeme, gaiplik kararı verilecek kişi hakkında bilgisi bulunan kimseleri, belirli bir sürede bilgi vermeleri için usulüne göre yapılan ilânla çağırır. Bu süre, ilk ilânın yapıldığı günden başlayarak en az altı aydır.
Gaipliğine karar verilecek kişi, ilân süresi dolmadan ortaya çıkar veya kendisinden haber alınırsa ya da öldüğü tarih tespit edilirse gaiplik istemi düşer.
İlândan sonuç alınamazsa, mahkeme gaiplik kararı verir ve ölüme bağlı haklar, aynen gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılır. Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.
- Gaiplik Kararının Etkisi ve Geçmişe Yürümesi
Kişi hakkında gaipliğe ilişkin karar verilene değin, ilgiliye kalan miras payı resmen yönetilir. İlgili hakkında henüz gaiplik kararı verilmemişse, menfaat sahiplerinin muhtemel hak kayıplarının önlenmesi amacıyla hakkında gaipliğine kararı verilmesi talep edilen kişinin mal varlıklarının yönetilmesi adına kayyım atanabilir. 4721 sayılı Kanun’un m35/2 hükmü uyarınca, gaiplik kararı geçmişe etkilidir; son haberin alındığı ve ölüm tehlikesinin gerçekleştiği günden itibaren hüküm doğurur.
Şu halde; hakkında gaipliğe ilişkin karar verilmesi isteminde bulunulan kişiye ilişkin yargılama safhasının sonunda verilecek gaiplik kararı, karar tarihinden itibaren değil, ilgilinin ölüm tehlikesi dahilinde kaybolduğu veya kendisinden haber alınan son andan itibaren geçerli olacaktır.
- Gaiplik Kararının Miras Hukukuna Etkisi
Kişi hakkında gaipliğe karar verilmesi durumunda gaibin mirasçıları, miras haklarını temin etmek amacıyla belirli bir süre için teminat göstermek ve gaibin dönmesi durumunda miras mallarına gaibe iade etmekle yükümlüdür. Bu husus, yani gaiplik kararının miras hukukuna etkisi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 584 ve devamı maddelerinde düzenleme altına alınmıştır. İlgili düzenlemeler uyarınca, gaiplik kararının miras hukukuna etkisini açıklamak konu bütünlüğü açısından isabetli olacaktır.
Gaiplik kararı verilen bir kişinin mirasçıları ve miras malları üzerine hak sahibi olan kişiler, gaipliğine karar verilen kişinin miras mallarının kendilerine verilmesinden önce, söz konusu malları, gelecekte ortaya çıkma ihtimali bulunan üstün hak sahiplerine veya hakkında gaipliğine karar verilmiş kişinin kendisine geri vereceklerine dair bir teminat göstermek durumundadır. İlgililerce gösterilecek teminata ilişkin hususlar da kanunen düzenleme altına alınmıştır.
Teminat, gaipliğine karar verilen kişinin ölüm tehlikesi dahilinde kaybolması durumunda beş yıl; kendisinden uzun zamandır haber alınamamış olması halinde on beş yıl ve her halde gaibin yüz yaşına varmasına değin geçecek süre için gösterilir. Teminata ilişkin bu düzenlemeye bir örnek vermek gerekirse; altmış yaşında ölüm tehlikesi dahilinde kaybolan bir kişi hakkında gaipliğine karar verilmesi durumunda teminat süresi, ilgili düzenleme uyarınca beş yıldır.
Kendisinden haber alınamaması gerekçesiyle doksan sekiz yaşında bir kişinin gaipliğine karar verilmesi isteminde bulunulur ve ilgili hakkında gaiplik kararı verilirse, ilgilinin mirasçıları tarafından gösterilecek teminat, gaipliğine karar verilen kişi yüz yaşına gelinceye değin, yani sadece iki yıllık bir süre için gerekecektir. Teminat hususunda önem arz eden bir başka konu; beş ve on beş senelik sürelerin ne zaman işlemeye başlayacağıdır.
Yasa düzenlemesine göre beş yıllık sürenin başlangıcı, tereke mallarının teslimidir. On beş yıllık sürenin başlangıcı ise ilgiliden en son haber alınan tarihtir. Teminata dair kanunda düzenlenen sürelerin tamamlanmasıyla beraber teminat sorumluluğu da sona erer. Fakat, mirasçıların ve diğer miras malları üzerinde hak sahibi olan kişilerin bu malları geri verme sorumlulukları, teminat sorumluluğuna dair sürelerin tamamlanmasıyla beraber sona ermez.
- Gaiplik Kararının Aile Hukukuna Etkisi
Hakkında gaipliğine karar verilecek kişinin evli olması halinde, gaipliği talep edilen kişinin eşi mahkemeye müracaat etme ve evliliğin feshi kararı verilmesini isteme hakkına sahiptir. Şayet evliliğin feshine karar verilmezse, gaibin eşi bir başkasıyla evlenemez; zira, gaip ile eşi arasındaki evlilik birliği hukuken devam etmektedir. Gaibin eşi, eşi hakkında gaiplik kararı verilmesi için başvuruda bulunabileceği gibi, aynı zamanda açacağı bir ayrı dava ile evliliğin feshi isteminde de bulunabilir.
Gaiplik talebi ile beraber evliliğin feshi isteminde bulunulacağı zaman, gaiplik davasına bakma yetkisini haiz mahkeme, evliliğin feshi istemini de incelemekle yetkilidir. Fakat, evliliğin feshi talebinin bir ayrı dava açılması suretiyle ileri sürülmesi halinde yetkili mahkeme, davacı eşin yerleşim yeri mahkemesidir. Gaiplik kararının aile hukukuna etkisi başlığı altına, işbu kararın babalık karinesine dair hukuki sonuçlarını da ifade etmek gerekir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.285’te “Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün içinde doğan çocuğun babası kocadır. Bu süre geçtikten sonra doğan çocuğun kocaya bağlanması, ananın evlilik sırasında gebe kaldığının ispatıyla mümkündür. Kocanın gaipliğine karar verilmesi hâlinde üçyüz günlük süre, ölüm tehlikesi veya son haber tarihinden işlemeye başlar.” hükmü düzenlenerek, kocanın gaipliğine karar verilmesinin aile hukuku açısından sonuçlarını ifade etmiştir.
Soybağının reddi istemiyle dava açma süresi geçmeden önce koca hakkında gaipliğe karar verildiği takdirde; gaipliğine karar verilen altsoyu, ana – babası ve baba olduğu iddia edilen kişi, koca hakkında gaiplik kararı verildiğini öğrenmelerini takiben bir sene içinde soybağının reddi talebiyle dava açabilir.
- Gaiplik Karinesinin Çürütülmesi ve Gaibin Yaşadığının Öğrenilmesinin Hukuki Sonuçları
Gaipliğine karar verilmesi isteminde bulunulan kişi, Kanun’da düzenlenen ilan süresi tamamlanmadan ortaya çıkarsa, kendisinden haber alınırsa veya yaşamını yitirdiği belirlenirse, gaiplik talebi düşecektir. Hakkında gaiplik kararı verilmesi isteminde bulunulan kişi hakkında gaiplik kararı verilmesinden sonra ortaya çıkarsa; mirasçılar, miras mallarını gaibe iade etmek durumundadır.
Gaiplik Kararı Süresi
Gaiplik kararı süresi, gaipliğe karar verilebilmesi için aranan şartlardandır. Kanun, gaiplik istemi nedenine göre farklı süreler öngörmüştür. Bu hususta farklı süreler düzenlenmesinin temel sebebi; bir kişinin ölüm tehlikesi dahilinde kaybolması ile uzun süredir kendisinden haber alınmaması halinde kişinin ortaya çıkma ihtimalinin farklı olmasından ileri gelmektedir. Yani, söz konusu durumlarda kişinin ölmüş olma ihmalindeki farklılık, gaipliğe ilişkin sürelerde farklılığa gidilmesine neden olmuştur.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 33.maddesinde “Gaiplik kararının istenebilmesi için, ölüm tehlikesinin üzerinden en az bir yıl veya son haber tarihinin üzerinden en az beş yıl geçmiş olması gerekir.” düzenlemesiyle gaiplik kararı süresi ifade edilmiştir. İşbu hükümden anlaşılacağı üzere, ölüm tehlikesi dahilinde kaybolan kişi için asgari bir yıllık süre düzenlenmiştir. Gaibin ortaya çıkacağını düşünen, ümit eden kişiler daha uzun bir süre bekleyebilir.
Gaibin geri döneceğini düşünen kişiler, bir yıllık süre üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin, istedikleri zaman mahkemeye başvurabilir ve gaipliğe karar verilmesi talebinde bulunabilir. Zira, bu noktada herhangi bir hak düşürücü süre düzenlenmemiştir. Bir yıllık süre, ölüm tehlikesine neden olan hadisenin gerçekleşmesi ya da hadisenin sona ermesinden itibaren işlemeye başlar. Kişiden uzun bir müddet haber alınamaması halinde, ilgili hakkında gaiplik isteminde bulunmak için asgari beş yıl geçmelidir.
Kişiden alınan en son haberden itibaren beş yıl geçtikten sonra gaipliğe karar verilmesi isteminde bulunulabilir. Haber, bizzat kişiden alınabileceği gibi üçüncü kişilerden de alınabilir. Haberin kimden alındığının önemi yoktur. İlgiliden alınan en son haber, bizzat ilgiliden değil de bir başkasından alındı ise; gaipliğe karar verilmesi için öngörülen beş yıllık sürenin başlangıcı, kişinin bizzat kendisinden alınan son haber tarihi değil, bir başkasından alınan son haber tarihidir.
- Gaiplik Kararı İlan Süresi
Gaiplik kararı verilebilmesi için; 4721 sayılı Kanun’da aranan şartların mevcudiyeti ve ilgililerin görev – yetki sahibi mahkemeye başvurması yeterli değildir. İşbu kararın verilebilmesi için, karardan önce mahkeme marifetiyle ilan yapılması gerekir. İlan yolunda, gaipliği istenen kişinin ağır hak kayıplarına uğrama ihtimali söz konusu olduğu için, hak – menfaat dengesi gözetilerek ilan yapılır ve bu şekilde ilgiliden haber alınmaya, ortaya çıkmasını sağlamaya çalışılır.
İlgilinin ortaya çıkması veya ilgili hakkında bilgisi bulunanların mahkemeye müracaat ederek bildirimde bulunması adına hakim tarafından belirli bir süre takdir edilir ve asgari iki kez ilan yapılır. Sürenin takdiri hakim tasarrufundadır; ancak, iki ilan arasında geçmesi gereken süre altı ay olarak kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir. Hakim, söz konusu süreyi artırabilir; fakat, kısaltamaz. O halde, bir kişinin gaipliğine karar verilebilmesi için;
- Ölüm tehlikesi dahilinde kayboldu ise, hakkında gaipliğe karar verilebilmesi için en az 1,5 yıl (ilan süresi dahil),
- Üzün bir süredir kendisinden haber alınamadı ise, hakkında gaipliğe karar verilebilmesi için 5,5 yıl (ilan süresi dahil) geçmesi gerekir.
Hakim, gerekli görmesi halinde ikiden fazla ilanda bulunabilir. İlan, Resmi Gazetede, yerel ve ulusal gazetelerde yayımlanır. İlanın nerde yayımlanacağı da hakim takdirindedir. İlanın ardından mahkeme, somut vakıaya dair kararını verir. Mahkemece, ya gaiplik kararına ya da gaiplik isteminin reddine karar verecektir. Hakkında gaipliği talep edilen kişinin ilan süresi tamamlanmadan ortaya çıkması, kendisinden haber alınması veya öldüğünün tespit edilmesi halinde, gaipliğe ilişkin talep düşer.
Gaiplik Süresi
Gaiplik kararı verilmesini takiben gaip hakkında ölüme bağlı haklar, gaibin yaşamını yitirdiği ispat edilirse aynen doğar. Hakkında gaipliğe karar verilen kişinin öldüğünü tespit etmez; yalnızca, ilgilinin öldüğüne ilişkin adi bir karine teşkil eder. İlgilinin ölmediğini ispat edebilecek herhangi birisi, ilgili hakkındaki adi ölüm karinesini çürütebilir. Bir başkası tarafından ölüm karinesi çürütülene değin gaiplik kararı aynen hükmünü devam ettirir.
Gaiplik kararı geçmişe etkili sonuç doğurur. İşbu karar, ilgiliden en son haber alınan veya ölüm tehlikesi altına kaybolduğu andan itibaren geçmişe etkili sonuç doğuracaktır. Gaipliğine karar verilen kişinin hukuki kişiliği, mahkemenin kesin kararı ile son bulur. Mahkeme, ilgili hakkında verilen gaiplik kararını nüfus müdürlüğüne on gün süre içinde bildirir ve bu durum ölüm kütüğüne işlenir. Gaiplik kararı, hükmü yitirene değin sonuçlarını doğurmaya devam eder.
Gaip ortaya çıkar ya da öldüğü tespit edilirse, ilgili hakkında verilen gaiplik kararı hükmünü yitirecektir. Söz konusu hallerin tezahür etmesiyle birlikte hükmün yitirilmesi re’ sen sonuç doğurmayacaktır. Hükmün yitirilmesinin sonuç doğurması adına mahkemeye başvurulması gerekir. Mahkeme, bu hususta yapacağı incelemenin ardından gaiplik hükmünü ilga eder. Gaiplik hükmünü ilga kılacak bir başka prosedür yoktur.
Gaiplik Kararı Nedir?
Gaiplik kararı, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m.32’de “Kendisinden uzun süre haber alınamayan veya ölüm tehlikesi içinde kaybolan bir kişi hakkında ölüm olasılığı kuvvetli ise hakları bu kişiye bağlı olanlar tarafından başvurulan mahkemece kişinin gaipliğine karar verebilir.” şeklinde düzenlenmiştir. İşbu karar, yalnızca gerçek kişiler hakkında verilebilir. Dolayısıyla, tüzel kişiler hakkında gaipliğe karar verilmesi mümkün değildir.
Gaiplik kararı verilebilmesi için aranan şartlar şunlardır:
- Kişiden uzun süredir haber alınamıyor olmalı veya kişi, ölüm tehlikesi dahilinde kaybolmalıdır.
- Belirli bir süre geçmelidir.
- Kişinin ölümü hususunda muhtemel bir olasılık bulunmalıdır.
- Kanunda belirtilen kişilerin mahkemeye talepte bulunması gerekir.
- Mahkemece gaipliğe karar verilmelidir.
Gaiplik ile ölüm karinesi birbirinden farklı iki hukuki kavramdır. Ancak, zaman zaman karıştırıldığı için, söz konusu kavramların ne olduğunu ve farklarını izah etmek yerinde bir yaklaşım olacaktır. Ölüm karinesi, ölüme dair adi bir karine teşkil eder. Mutlak bir ölüm tehlikesi dahilinde kaybolan ve cesedine ulaşılamayan kişi hakkında ölüm karinesinden bahsedilecektir. Her ne kadar gaiplik ile benzerlik teşkil etse de ölüm karinesi ile gaiplik; usul, esas ve sonuç yönlerinden farklıdırlar.
Gaiplik | Ölüm Karinesi |
İlgilinin ölümü kuvvetle muhtemeldir. | İlgilinin mutlaka öldüğü düşünülür. |
Gaipliğe karar verilebilmesi için tamamlanması gereken belirli süreler vardır. | Belirli bir sürenin geçmiş olması şartı aranmaz. |
İlgili hakkında gaipliğe karar verilmesi talebi; yalnızca, hakları ölüme bağlı kişilere aittir. | Her ilgili, tespit davası açmak suretiyle, mahkemece verilecek karara göre bu husus nüfus kaydına işletebilir. |
Gaiplik kararı, ancak görev – yetki sahibi mahkemece verilebilir. | Ölüm karinesi, tespit davası açarak ya da mülki amire başvurarak alınabilir. |
Evlilik birliği, ilgili hakkında gaipliğe karar verilmesiyle re’ sen sona ermez. Eşin bu yönde talepte bulunasıyla beraber mahkemece verilecek karar sonucunda evlilik birliği sona erer. | İlgilinin nüfus kütüğüne ölüm karinesinin işlenmesiyle beraber evlilik birliği re’ sen sona erer. |
Kişi hakkında gaipliğe karar verilmesiyle birlikte miras açılır; ancak, teminat karşılığı teslim ve geri verme hükümleri söz konusudur. | Ölüm karinesinin nüfus kütüğüne tescil edilmesini takiben miras açılır ve kişi ölmüş gibi kabul edilerek mal paylaşımı yapılır. |
Gaipliğine karar verilen kişinin sonradan ortaya çıkması halinde; mirasçılar tarafından paylaşılan malların talep edilebilmesi için istihkak davası açılır. | Ölüm karinesinde sonradan ortaya çıkan kişi, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanarak paylaşılan mallarını mirasçılardan talep edebilir. |
Gaiplik Davası
Gaiplik, kendisinden uzun bir süredir haber alınamayan veya ölüm tehlikesi dahilinde kaybolan kişi hakkında, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda belirtilen kişilerin başvurusu üzerine görev – yetki sahibi mahkemece karar verilen hukuki bir kurumdur. Ancak mahkeme tarafından hükme bağlanabilen gaiplik kararı; işbu Kanun’da düzenlenen şartların karşılanması ile birlikte, yine aynı Kanun’da ifade edilen kişilerce açılacak gaiplik davası neticesinde verilecek mahkeme kararıyla hüküm ve sonuç doğurur.
Gaiplik kararı, ilgili kişinin hukuki kişiliğini sona erdireceğinden dolayı son derece dikkatli ve özenli takip edilmesi, usul yönünden hatalı veya ihmali işlemlerde bulunulmamalıdır. Bu noktada hak ve menfaat kaybı yaşamamak için; koşullar, süreler, ilan usulü, davanın kimlerce açılabileceği ve davanın kime karşı açılacağına dair hususlar başta olmak üzere, tüm süreci titizlikle takip edecek bir avukattan hukuk danışmanlığı veya dava takip hizmeti almak en doğru yaklaşım olacaktır.
- Yargılama Usulü, Süreler ve İlan Prosedürü
Gerçek kişi hakkında gaiplik kararı talebinde bulunulabilmesi için, kişinin ölüm tehlikesi dahilinde kaybolması durumunda, kaybolduğu tarihten itibaren bir yıl; kişiden epey bir süredir haber alınamaması durumunda, kişiden alınan son haber tarihini takiben beş yıl geçmelidir. Süre şartının tamamlanmasının ardından, ilgili hakkında gaipliğe karar verilmesi için talepte bulunma hakkını haiz kişilerce dava açılır. Gaipliğe dair istemde bulunmasıyla birlikte, mahkeme marifetiyle ilan yapılır.
İlanın amacı, ilgilinin ortaya çıkmasını veya ilgili hakkında bilgi sahibi olan kişilerin bu hususta bilgi vermelerini sağlamaktır. İlgili hakkında bilgi sahibi olan kişiler, bu konuda bilgi vermek için, ilanı takiben en az altı ay süreye sahiptir. Bu süre zarfında mahkemeye başvurabilir ve ilgili hakkındaki bilgisini paylaşabilir. Hakkında gaipliğine karar verilmesi talep edilen kişi, ilan süresi içinde ortaya çıkar, kendisinden haber alınır veya öldüğü tespit edilirse, gaiplik talebi düşer.
- Dava Nasıl Açılır?
Dava, usulüne uygun hazırlanmış dava dilekçesiyle birlikte, kanunda öngörülen ilgililer tarafından görev – yetki sahibi mahkemeye başvurmak suretiyle açılır. Dava dilekçesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ifade edilen şekilde düzenlenmesi ve TMK m.32 ve devamı maddelerinde hüküm altına alınan hükümlere muvafık olmalıdır. Aksi takdirde, hak ve zaman yönünden kayıp yaşanması kuvvetle muhtemeldir. Bu itibarla, avukat yardımına başvurmak en doğru yaklaşım olacaktır.
- Kimler Tarafından Açılabilir?
Kanun koyucu “…hakları bu ölüme bağlı olanların başvurusu üzerine mahkeme bu kişinin gaipliğine karar verebilir.” düzenlemesi ile kimlerin bu davayı açabileceğini belirtmiştir. Bu kişiler hakkında bir sınırlama yapılmadığı için, hakları ölüme bağlı kişilerin tamamı gaiplik davası açabilir. Fakat hazinin bu davayı açmasına dair birtakım düzenlemeler mevcuttur. İşbu düzenlemeler, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 588.maddesinde şu şekilde hüküm altına alınmıştır:
“Sağ olup olmadığı bilinmeyen bir kimsenin malvarlığı veya ona düşen miras payı on yıl resmen yönetilirse ya da malvarlığı böyle yönetilenin yüz yaşını dolduracağı süre geçerse, Hazinenin istemi üzerine o kimsenin gaipliğine karar verilir. Gaiplik kararı verilebilmesi için gerekli ilân süresinde hiçbir hak sahibi ortaya çıkmazsa, aksine hüküm bulunmadıkça, gaibin mirası Devlete geçer. Devlet, gaibe veya üstün hak sahiplerine karşı, aynen gaibin mirasını teslim alanlar gibi geri vermekle yükümlüdür.”
- Husumet
İşbu dava, hakkında gaipliğe karar verilmesi istenen kişi, nüfus veya Hazineye karşı açılır, şeklinde yaygın bilinen yanlış bir kanaat vardır. Zira, bu dava hasımsız olarak açılır. Bu itibarla, herhangi birine husumet yönetilmeden açılacak ve karara bağlanacaktır.
- Görevli – Yetkili Mahkeme
Gaiplik kurumuna dair işlerde sulh hukuk mahkemeleri görevlidir. Davanın yanlış mahkemede açılması, görevsizlik kararıyla davanın reddine ve gereksiz zaman kaybı yaşanmasına neden olur. İşbu davada yetkili mahkeme, gaiplik karar verilmesi talep edilen kişinin Türkiye’deki bilinen son yerleşim yeri mahkemesidir. Şayet ilgili, Türkiye’ye hiç yerleşmemişse, ilgilinin nüfusa kayıtlı olduğu yer mahkemesi yetkili mahkemedir. İlgilinin nüfus kaydı da mevcut değilse, ana – babasının nüfusa kayıtlı olduğu yer mahkemesi yetkilidir.
İlgilinin anne ve babasının Türkiye’de nüfusa kayıtlı olduğu yer de mevcut değilse, davaya bakmakla yetkili mahkeme; İstanbul, Ankara veya İzmir sulh hukuk mahkemeleridir. Hatalı veya ihmali işlemler dolayısıyla hak ve zaman kaybı yaşanmaması için avukat yardımına başvurmak, sürecin müspet seyri noktasında en doğru yaklaşım olacaktır.
Sonuç
Gaiplik gerçek bir kişinin ölüm tehlikesi içinde kaybolması veya kendisinden uzun bir süre haber alınamaması halinde, 4721 sayılı Kanun’da belirtilen ilgililerin görev – yetki sahibi mahkemeye talepte bulunması üzerine, ilgilinin hukuki olarak ölü kabul edilmesi ve kişilik haklarının sonlandırılması sonucunu doğuran hukuki müessesedir. Hakkında gaipliğine karar verilen kişinin cesedi bulunursa, ölümü aile kütüklerine tescil edilir. Gaipliğine karar verilenin eşi, mahkemece evliliğin feshi kararı verilmediği sürece bir başkasıyla evlenemez.